jump to navigation

50 Sene Sonra Üniversite Olacak Mı? Ustalarla E-öğrenme Üstüne Serbest Bir Diyalog Şubat 14, 2008

Posted by uzaktanegitim in e-öğrenme, e-learning, teknoloji.
trackback

Acaba sizce gelecek 50 sene içinde üniversiteler başta olmak üzere eğitim kurumları ve e-öğrenme nasıl şekillenecek? Bilgiye bakış açımız nasıl dönüşecek?

Bilgi biriktirme ve bunu sunmanın ötesine geçeceğimiz kesin. Günümüzde okul soru sormayı öğretmekten ziyade cevapları öğrenmeyi sağlayıcı bir rejime dönüşmüş durumda. Orta vadeli gelecek tahminlerimize göre, bilgi artık edinilmeye değer bir meta olarak görülmeyecek. Kolay elde edilen her şey toplumun gözünde değer yitirir ve aynı durum bilginin de başına gelecektir. Değer verilen şey güzel sorular olacak.

Unutmayın ki cevapların değeri düştükçe soruların değeri artar. Dolayısı ile insanları soru sormaya yöneltmek ve bunu sağlayacak türden soru sorabilme tekniklerini geliştirmek önemli olacaktır.

Bu dediklerinizi biraz daha açar mısınız?

Bir araştırma ya da arkadaşınızla tartışma esnasında, ihtiyaç duyar duymaz, anında Freud’un üstbenlik konusunda ne söylediğini bildiğinizi ve üstelik karşıt görüşleri de hemen dinleyebildiğinizi düşünün. Bunların tam da ilgili kişilerin görüntülerine benzeyen animasyonlar ve sesler eşliğinde doğal ortamda size aktarıldığını, ayrıca yazılı materyaller ve diğer şeyler ile desteklendiğini
düşünün. Bu durumda hemen kolayca eriştiğiniz bilginin değeri mi söz konusudur yoksa bunun üzerine sizin ve arkadaşlarınızı getirebileceği daha önce sorulmamış sorular mı?

Gelecekte bugün anladığımız şekilde fiziksel üniversite, okul gibi şeyler olacak mı?

50 yıl sonra ancak Harvard, Stanford ve benzeri bazı prestijli okullar mevcut olacak ama varlıklarının sebebi eğitimden ziyade geçmişten gelen prestijleri ve iş dünyasına yönelik sundukları sosyal çevre, bağlantılar, vs. olacak.

Bunu daha iyi anlamak için ‘Elle tutulur kazanımlar elle tutulmayan kazanımlara her zaman ağır basar’ yasasına dikkat etmek yeterli: Bir kitaçıda gezinip tek tek dokunarak, inceleyerek kitap seçip almak okuyucu için çok keyifli ve eğlencelidir. Ama okuyucu son 10 yıldır bunu değil Amazon.com’u tercih ediyor. Elle tutulur avantajlar: kolaylık, seçenek bolluğu, bazen fiyat avantaj, vs. Bunlar elle tutulmayan avantajlara ağır basar.

Eğer tınmayacak kadar aldırışsız olmasalardı, üniversitelerin kafayı bu yasaya takmaları ve sonuçları karşısında dehşete düşmeleri gerekirdi. Internet üzerinden eğitim gittikçe yaygınlaşıyor. Üniversitelerin %95’i elli yılda yok olup gidecek. Zirvedeki birkaç büyük üniversite ayakta kalacak çünkü sahiden de elle tutulur bir şeyi satarlar: iş ve paraya dönüşen itibar. Ama onlar da değişecek.

Elbette lisansüstü okullar da hapı yutacak.

Mevcut kurumların yerini almak üzere ortaya hızla sanal okullar çıkıyor. Bunlar verdikleri diplomalardan çok sundukları deneyimlerden dolayı öğrencileri çekecek. Bir öğrenci bu deneyimleri öğrenmeye karar verdiğinde bunlar elinin altında olacağından üniversiteye on sekiz yaşından çok önce başlayacak. Çeşitli sanal deneyimlerdeki başarı bizi yenileriyle karşılaşmaya özendirecek, aşağı yukarı video oyunlarının şimdi yaptığı gibi. Diploma veren kuruluşlar aldığınız dersler yerine, daha çok yapabildiğiniz şeyler, elde ettiğiniz sanal meziyet rozetleri, üzerinde titizlenecek.

Her kuşak bir sonrakine bıraktığı deneyimleri geliştirir ama önümüzdeki kuşakta olağanüstü boyutlarda bir sıçrama yaşanacak. Şu anda öğretmenlerin, sınıfların ve ders kitaplarının var olmasına elli yol sonra neredeyse gülünecek.

Önümüzdeki 50 yılda deneyimin ve ilgi alanını genişletme becerisinin esas zeka ölçüsü ve esas ifade özgürlüğü olduğunu anlamaya başlayacağız. Sanal deneyim yaratma önemli bir sanayi haline dönüşecek; evlerimize sanal deneyimler egemen olacak, okullarımızın yerini sanal deneyimler alacak.

Mevcut teknolojik gelişim eğitim ve e-öğrenmeyi nasıl etkileyecek sizce?

Günümüzde enerjimizin yaklaşık %80’ini biçim için, kalan %20’sini ise içerik için harcıyoruz. Elli yıl sonra bu oran tersine dönecek.

Teknoloji dünyasında mecut durumu ve değişimin temposunu donanım değil yazılım belirler. Bunun pek çok örneği mevcuttur. Mesela son 20 sene içindeki tek büyük değişim: ‘web’. Web denen şey ise bir yazılım mimarisine dayanıyor, donanımdaki teknolojik bir sıçramaya değil.E-posta ve kelime işlemciler 20 sene önceki hallerinden çok az daha gelişmiş şekilde kullanılıyorlar son kullanıcı açısından.

Ayrıca eskiden gelen bazı teknolojilerin düşünce ve üretim sistemlerimizde yarattığı çok güçlü, kemikleşmiş yapılar var, söz gelimi kitap teknolojisinin belli bir doğrusal sırayı dayatması gibi. Her ne kadar Interenet ve web sayesinde yavaş yavaş bunu aşmaya başlamış olsak da halen bir konuyu anlatan materyalin doğrusal bir sırayı okura dayatması gerektiğini düşünüyoruz. Kitaplar yazılırken doğaları gereği tam sıralı şekilde yazılıyorlar oysa beynimiz bu şekilde çalışmıyor. Beynimiz birden fazla noktayı çok hızlı tarayıp bunları eşzamanlı olarak birleştirip bir sentez oluşturmaya çalışır, görme sistemi buna çok iyi bir örnektir. Oysa bir kitap yazılırken konuları sıra ile sunmak zorunda kalırız bu da eşzamanlı algılamayı keser ve aslında konunun anlatımını bozar.

Yazılım, e-öğrenim ve eğitim sistemlerinin arayüzlerindeki tasarımsal ve temel değişikliklerle beynimizin çalışma şekline direnmek yerine onunla uyumlu, ona paralel hareket edebilecek bilgi sunum sistemleri gelecek 50 yıl içinde çok daha kolay kullanılabilir ve kitlelere ulaştırılabilir hale gelecektir.


Bu yazı üç farklı yazarın makalelerinden yapılmış alıntıların soru cevap şekline getirilmesi ile hazırlanmıştır. Aşağıda başlıklarını ve yazar detaylarını görebileceğiniz ilk iki makale ‘Gelecek 50 Yıl – 21. Yüzyılın İlk Yarısında Hayat ve Bilim başlıklı kitaptan alınmıştır. Sonuncu makale ise ‘Basic Mathematics‘ isimli eserden alıntıdır:

Gelecekte Daha Akıllı Olacak Mıyız? – Roger C. Schank

Roger C. Schank yapay zekâ alanında önde gelen bir araştırmacıdır. Carnegie Mellon Üniversitesi’nde Bilişsel Sanatlar ve Seçkin Kariyer Kürsüsünün başkanı ve baş teknoloji sorumlusudur. Kitapları arasında ‘Dinamik Hafıza: Bilgisayarlarda ve İnsanlarda Öğrenme Kuramı’, ‘Uzmanlar İçin Zihin Kılavuzu’, ‘Sanal Öğrenme: Son Derece Yetenekli Bir İşgücü Oluşturma Doğrultusunda Devrimci Bir Yaklaşım’ ve ‘Dünya Standartlarında E-öğrenmeyi Tasarlamak’ gibi eserleri vardır.

Işınla Bağlantıya Girmek – David Gelertner

David Gelertner Yale Üniversitesinde bilgisayar bilimleri profesörü ve Mirror Worlds Technologies şirketinin baş bilim uzmanıdır. Araştırma alanları enformasyon yönetimi, paralel programlama ve yapay zekâdır. 1983 yılında geliştirdiği Linda sisteminde ortaya koyduğu ‘sıralı veri hazneleri’ teknolojisi dünya genelinde birçok bilgisayar iletişim sisteminin temelinde yer almıştır. Popüler kitapları arasında ‘İkiz Dünyalar’, ‘Makinedeki İlham’ ve ‘Makine Güzelliği’ gibi eserler vardır.

Kitap Okumak Üstüne – Serge Lang

Serge Lang 1927 ile 2005 yılları arasında yaşamış Fransız doğumlu ABD’li bir matematikçidir. Sayılar teorisine yaptığı katkılarla ve çıkardığı matematik kitapları ile bilinir. Chicago, Columbia ve Yale üniversitelerinde araştırma ve hocalık yapmıştır.

Yorumlar»

1. FZ Blogs » 50 Sene Sonra Üniversite Olacak Mı? Ustalarla E-öğrenme Üstüne Serbest Bir Diyalog - Şubat 14, 2008

[…] Bu girdinin özgün adresi burasıdır. […]

2. Sundance - Şubat 15, 2008

Öncelikle bu yazı hakkında konuşmak isterim.

Yazarların makalelerinden yapılmış alıntıların soru cevap haline getirilmesi, yazının da içinde yer alan “sorunun cevaptan önemli olması” ilkesinin güzel bir denemesi olmuş.

Öte yandan, eğer akademisyen olsaydım, bu tarzı en iyi ihtimalle mide bulandırıcı bulurdum 🙂 İnsanların yazdıklarına soru üretilmesinin bir sonraki aşaması, sorularına cevap üretilmesi olacağı için. Olmadığım için kışkırtıcı ve merak uyandırıcı buluyorum.

İçeriğe gelince; bilginin değersiz olacağına katılmıyorum. Veri’den bilgiye giden yolda insanoğlu bugüne kadar klasik problemlerle karşılaştı. Ama bundan sonra görünen o ki, sözkonusu çaba “samanlıkta saman aramak” gibi olacak. Bu yüzden de elbette samanın özelliklerinin net tanımlanması değerlenecek, saman eksperleri çıkacak. (Ben “bilgi mühendisliği” kavramının yayılacağına inanıyorum)

3. Klimt - Şubat 20, 2008

bence kitabin onemi hiç bir zaman tukenmeyeceginden universiler ve elektronik egitim bundan çok daha fazla ileriye gitmeyecektir ve ayrica bir profesorle yuz yuze konusmakla email yollamak arasinda daglar kadar fark var…

4. linuxogreniyorum - Mart 15, 2008

GAÜ de bu konuda 2-3 yıl önce bize bir tanıtım yapmışlardı. Bir öğretmen için ve öğrenci için her türlü şeyin düşünüldüğü program vardı.
Örneğin öğrenciler verilen saatte programda çevrimiçi oluyorlar, hoca canlı görüntülü ders anlatırken söz isteyebiliyorlar, söz isteyene hoca istediğine söz veriyor filan..
Zorlukarı, bunun sağlam internet bağlantısı lazım ve bu insanımızı asosyal yapar.
Ve okul diye bir kavram bırakmaz… Böyle düşününce çok kafa karışıyor. Yani okul binasına veya yeri geldimmi hocalara bile gerek kalmıyabilir. Düşünsenize bir hoca birkere bir görüntülü anlatım yapıcak bütün sene yatıcak…
Neyse birazdaha yazınca saçmalama aşamasına geliyorum. 🙂


Yorum bırakın